Hangi Su Arıtıcı?
İnsan takıntılı olunca bazen takılıyor. Arıtıcı konusu da yıllar öncesinden takıldığım bir konu. Ara ara konuyu takip ediyorum. Derli toplu bir yazı bulamadığım için yazma ihtiyacı hissettim. Konunun uzmanı değilim. Yazıdaki sayısal değerleri ve bilimsel ifadeleri güvenilir gibi gelen yerlerden alıntı yaptım. Yazının içinde kendi yaptığım hiç bir test yoktur. TDS cihazını merak ettim ama onu bile alıp test yapmadım. Zaten TDS değeri pek ilgimi de çekmiyor.
ÖZET
- Konu hakkında eğitimim ya da uzmanlığım yok. Tecrübelerimi fikir vermesi için paylaşıyorum. Sağlık ciddi bir iştir, internetten okunan 1-2 yazı, izlenen 1-2 video ile riske atılmamalıdır.
- Yazının kapsamı evde kolay bir şekilde güvenli/temiz içme suyuna erişimdir. Doğada ya da sanayi tipi kullanım konusunda yorum yapamam.
- Özet kısmına kişisel fikrimi yazmadım çünkü beni %100 tatmin eden mükemmel çözümüm yok. Fikrimi çok merak eden varsa, yazının tamamını okuyup çıkarım yapsın.
- Arıtıcı donanımlarının içi genellikle görülmez. Görebilsek bile kalitesini anlama şansımız yok. Bu nedenle donanıma para verecek olanlar güvenilir bir şey almaya çalışabilir.
- Hangi yöntem kullanılırsa kullanılsın, suyun hiç bir aşamada çok beklememesi tercih sebebidir.
Doğru bilinen bazı yanlışlar
- Ters ozmoz mikropları geçirmez.
- Doğrusu: az da olsa geçirebilir. Hiç bir üretici mikrop geçirmeme garantisi veremez.
- En iyi arıtıcı … olandır.
- Doğrusu: “Genel ortak iyi” diye bir şey yok. Beklentiler farklı çünkü.
- Çeşme suyu kesinlikle içilmez.
- Doğrusu: Dandik ve bakımsız arıtıcı kullanmaktansa çeşme suyu daha sağlıklı olabilir.
Neden su arıtırız? Suyun içinde istemediğimiz şeyler nedir?
- Mikroplar (bakteri, virüs, böcük, vb. bilimum organizmalar)
- Sertlik. Kalsiyum ve Magnezyum iyonları sebep oluyormuş. Su kaynatılınca da kalsiyumlar kireç olarak tortu yapıyor. TDS cihazları da bunu (iyonlar üzerinden suyun iletkenliğini) ölçüyor. TDS’in yüksek olması, suyun pis değil, iyonlu (sert) olduğunu gösterir.
- Klor. Belediyeler tarafından mikroorganizmaları öldürmek için atılıyor.
- Partikül yabancı maddeler. Çamur gibi. Eskiden musluk ağzına bez bağlardık bunun için :) Bir süre kullandıktan sonra da o beyaz bezin koyu renk olduğunu görürdük.
- Ağır metaller. Başımızın belası bunlar. Her yerdeler :(
- Mikroplastikler? Bunu engelledğini yazan arıtıcılar var ama şebeke suyunda mikroplastik var mıdır, bilmiyorum.
Yazıda bahsedebileceğim arıtıcı türleri
- Ters ozmoz
- Reçineli arıtıcılar
- Sürahi tipi arıtıcılar
- Ultraviyole özellikli arıtıcılar
Bunlara girmeden önce bahsetmem gereken konular var. Yazının ilerleyen bölümlerinde üstteki her tür için bildiğim kadarıyla detay vereceğim.
Arıtmaya gelmeden önce diğer seçeneklere kısaca değinmek istiyorum. Yıllarca çeşme suyu içtik. Sonra yıllarca en pahalı olan markadan damacana suyu kullandık. Sonra sağlık/güvenlik endişeleri ile damacanayı bıraktık. “Arıtıcı daha iyidir” anlamı çıkarmayın bundan lütfen; güvenilir bir damacana, dandik (ya da bakımsız) bir arıtıcıdan çok daha iyidir bence.
Arıtma donanımı dışındaki seçenekler
Faydalarına pek değinmeyeceğim. Herkes az çok bilgi sahibi zaten. O nedenle ben çoğunlukla risklerini yazmaya çalışacağım.
Ambalajlı su
- Doğal kaynaklara ciddi zarar veriyorlar. Memleketimden biliyorum. Sapanca Gölü’nü besleyen yerüstü ve yeraltı kaynak sularının azalması neticesinde göl sıkıntı yaşamaya başladı. Bu suların azalmasında dağdaki her su kaynağını şişelemeye çalışan firmaların etkisi ne kadardır, bilmiyorum.
- Her taraf su firması. Bunlar ne kadar sağlıklı denetleniyor bilmiyorum. Bir sene Sakarya’dan bir firma denetimde en kötü sulardan birisi çıkmıştı. Bir sonraki denetimde en iyi marka oldu. Suyun kaynağı mı değişti? Kısa sürede üretim zincirini mi değiştirdiler? Yoksa başka işler mi dönüyor piyasada? İnsan huylanıyor…
- Plastik şişe kullanılırsa, mikroplastik etkisi olabilir. Mikroplastiğin uzun vadede nelere sebep olacağını halen bilmiyoruz çünkü insanlık tarihinde ilk kez biizm nesil plastik ile bu kadar haşır neşir oldu.
- Plastik şişenin mikroplastik dışında da etkileri var sanırım. Özellikle de suyun beklemesi/ısınması durumunda. Karsinojen olduğunu iddia edenler var.
- PET (Polietilen Tereftalat) ambalajlar tek kullanımlıktır. Yeniden dolmayan ambalajlar bir nebze daha sağlıklı iken, damacanalar defalarca yeniden kullanılmaktadır. Yeniden kullanım öncesinde çok sağlam temizlenemediği durumlara dair dedikodular var. Temizliğin dışında, defalarca kullanılan şişelerin mikroplastik bırakma durumu da artıyordur gibi geliyor bana.
- Damacana dışındaki tek kullanımlık sular bir nebze daha güvenilir gibi. Markası güvenilir olmalı. Tedarik zincirinde iyi korunduğundan (mesela güneş görmediğinden) emin olunmalı (mümkün mü?).
Kaynak suyu
- Eğer yüzlerce yıldır sürekli içilen bir su ise ve sürekli bunu içen kişilerde yüzlerce yıldır sorun görülmüyorsa sağlıklı olabilir. Zemzem gibi :) Bir kere analiz yapılan suyun zamanla bozulmayacağının garantisi olmadığından, aralıklarla analiz ettirmekte fayda görüyorum.
- Tarihi çok eski olmayan (artezyen gibi), ya da tarihinden emin olunmayan bir su ise analiz çok önemlidir. Bence mutlaka yaptırılmalıdır. Bölgede yakınlarda yer altı sularını kirletebilecek etkenler varsa daha da dikkatli olunmalıdır. Suyun tadının çok güzel olması, buz gibi olması, tazyikli olması, içtikçe içesinin gelmesi, yemekten sonra iyi gelmesi, vb. durumlar suyun sağlıklı olduğu anlamına gelmez.
Çeşme suyu
- Ülkemizde genellikle kötü anılarımız olsa da çeşme suyunun bazı seçeneklerden daha iyi olduğunu düşünüyorum. Belediyelerin bu tarz konularda hassas olduğunu biliyorum. Ancak her yerin durumu aynı değil. Çok eski altyapı olan yerlerde borulardan pas tadı ve kokusu gelebilmektedir. Bazen de kanalizasyon karıştığına dair şüpheler olabiliyor. Sebebi ne olursa olsun bazen şehir şebeke suları kaynaklı salgın hastalıklar olduğunu biliyoruz. Demek ki sorun yaşanabiliyor.
- Şehir şebeke suyunu ailecek -genellikle- arıtma kullanmadan içiyoruz. 2022 başında Bilecik’teki mide bulantısı ve ishal salgını bize gelmedi. Belki biz bağışıklık kazandık, ya da bölgesel problemler olabilir. Gerçi bizim mahallede o salgında sorun yaşayan komşular olmuştu.
- Kaynatma yöntemi denenebilir. Çeşme suyu zaten klorlu olduğu için mikrobiyal anlamda zaten riski azalıyor. Bir de kaynatılırsa oldukça sağlıklı olacağını düşünüyorum. Çok kolay değil tabii. Ayrıca kaynatılıp soğutulmuş suyun tadını nedense sevmiyorum ben.
- Şebeke suyu merkezden filtre edilip klorlanarak gönderilse bile bize gelene kadar partiküller karışma ihtimali var. Bu nedenle doğrudan çeşme suyu içilecekse bile en azından süzülmesi işe yarayabilir.
- Katkı maddesi ile riskleri azaltma uygulanabilir. Konu hakkında hiç bilgim yok. Kimyasal işlem olduğu için riskli olabilir. En altta duyduğum maddeleri yazdım.
Filtreleme yöntemleri
Aşağıda belli başlı yöntemleri yazacağım. Arıtıcı donanımlarında genellikle bunların birkaç tanesi bir arada (katmanlar şeklinde) kullanılır.
Sediment (spun) filtre
Bez veya sünger gibi küçük delikli bir yerden suyu geçirip büyük parçaları tutmaktan bahsediyorum. Tek görevi partikülleri tutmak. Suda çözünmüş olan hiç bir şeyi ayıramaz. Askıda kalan partikülleri tutar. Sudaki çamuru tutar. 0,5 mikron gözenekli olduğundan büyük bakterileri de tutabilir. Kağıt, seramik, cam elyaf gibi malzemelerden yapılabilir. Zamanla gözenekler dolacağından değiştirilmesi gerekir.
Reçine filtre (ion exchange resin)
Açık kahverengi boncuk gibi görüntüsü vardır. Suyu yumuşatmak için kullanılır. Suya sodyum iyonu vererek sertliğe sebep olan kalsiyum ve magnezyum iyonlarını tutar. Bu nedenle iyon değiştirici filtre olarak ta bilinir. Zamanla reçine doyuma ulaşır ve iş yapamaz hale gelir. Bu durumda tuzlu suda bekletilerek yeniden sodyum takviyesi yapılır ve reçine tekrar kullanılabilir hale gelir. Reçine ile yumuşatılmış suda kireç oluşumu biter veya azalır. Çay demlemek için güzel hale gelir :) Ters ozmoz türü arıtıcılarda buna ihtiyaç olmaz çünkü ondaki membran zaten iyonları da süzüyor.
Aktif karbon filtre
Hindistan cevizi kabuğu, odun gibi maddelerin yüksek ısıda kömürleştirilmesi ile elde edilir. Çok gözenekli olduğu için yüzey alanı çok çok büyüktür. Partikül ve tortuları tutar. Tarım ilaçları ve klor gibi bazı maddeleri de tutabilir. Bazı ağır metalleri de bir miktar tutabilir. Koku, tat, renk düzenleme konusunda da katkı sağlar. Zamanla görev yapamaz hale geldiğinde değiştirilmesi gerekir.
Membran filtre (ters ozmoz, reverse osmosis ~ RO)
Çok çok çok küçük gözenekli malzemeye (membran) su basınçlı bir şekilde gönderilir. Suyun bir kısmı karşı tarafa geçer, bunun 2-3 katı da geçemez. Karşıya geçemeyen su atık olarak atılır. Membranın gözenekleri, teorik olarak, sadece su molekülleri geçebilecek kadar küçüktür. Bütün mineraller ve hatta virüsler dahi o delikten sığamazlar. Saf suya yakın su verir. Ağır metalleri de bir nebze engelleyebilir. Membran filtrenin uzun ömürlü olması ve işini iyi yapabilmesi için önce genellikle sediment ve karbon filtre ile kaba pislikler ayıklanır. Membran filtre de zamanla değiştirilmelidir.
- Günümüzde en yaygın sistem ters ozmoz oldu. Bunun önemli sebebi, en kolay kullanılan arıtıcı olması diye düşünüyorum. Çeşmeyi açıyorsun, beklemeden temiz su akıyor. Temizlik/bakım ile uğraşmıyorsun, firma hallediyor.
- Suyu çok çok filtrelediği için saf suya yakın su verir. Bu nedenle de eleştirilir. Bu nedenle, genellikle membran filtresinden sonra mineral takviyesi yapan filtre eklenir.
- Atık su miktarının fazla olmasından dolayı da eleştirilir. En az arıttığı kadar suyu da atık olarak atar.
- Teorik olarak virüsleri bile geçiremez ama uygulamada geçirdiği olur. Contaların arasından veya filtredeki çok küçük hatalı kısımlardan canlı organizmalar geçebilir. İşin kötüsü, membran filtrenin arka tarafındaki tankta biriken su klorsuz olduğundan, canlı üremesi için uygun bir ortamdır. Filtrenin üretimi aşamasında kalite kontrolden geçebilmesi için tuzlu suyu arıtması bekleniyor. Günümüzde iyi filtreler %99,8 oranına kadar tuzu arıtabiliyormuş. Ancak en kaliteli membranda bile %100 değil bu oran. Dolayısıyla az da olsa çeşme suyundaki nesneler arka tarafa geçebiliyor. Hiç bir membran (ya da arıtıcı) üreticisi bakteri ve virüsleri %100 engelleme garantisi veremez. Daha fazla okuma yapmak için anahtar sözcükler: reverse osmosis membranes salt rejection rate.
Yaygın bulunan arıtıcı türleri
1.Ters ozmoz - 2.Reçineli arıtıcı - 3.Sürahi tipi - 4.UV özellikli
Ters ozmoz
En önemli filtresi membran filtredir. Öncesinde sediment ve karbon filtreler ile ön temizlik yapılır. Membrandan sonra da tatlandırma ve mineral ekleme için filtreler kullanılır.
- Evde hiç kullanmadım. İşyerinde var ama pek tercih etmiyorum.
- İlk montajı biraz uğraştırabilir. 6-7 tane farklı filtresi ve bir su tankı olur. Periyodik filtre değişimleri can sıkabilir. Filtreler güvenilir bir firmadan alınmazsa, filtre diye alınan plastik silindir içine sadece sünger koyup satabilirler.
- Kullanım kolaylığı ve kısa süreli risk hesabı yapıldığında en mantıklı arıtıcı türlerinden birisi gibi duruyor. Aşırı saflaştırılıp sonradan mineral eklenen suyu tüketmenin uzun vadede zararlı etkisi olur mu bilmiyorum. Kendim içerim belki ama bebeğim olsa içirmeyebilirim. Sürekli bu suyu içiyor olsam ara sıra maden suyu takviyesi yapardım.
- Kullanım yoğunluğuna ve şebeke suyuna bağlı olarak, filtrelerin 3 ay ile 24 ay arasında değişim periyotları oluyor.
- Tankın içini açıp temizleyebilme şansı olmasını isterdim. Şurada 16 yaşında bir tankın içini açıp gösteriyorlar. Ben pislik bekliyordum ama tertemiz çıkıyor: https://youtu.be/m1W3aU5D_hQ?t=295
- Suyun tank içinde beklemesini sevmiyorum. Saatlerde (bazen günlerce) karanlık bir ortamda hareketsiz duruyor klorsuz su.
Reçineli arıtıcılar
2-3 filtre katmanı olur. Filtre aşamaları; genelde partikül süzme, aktif karbon ve reçine şeklinde olur.
- Geçmişte yıllarca kullandım. Ters ozmozlar yoktu daha o zamanlar. Benim sevdiğim türlerden (suyu çok modifiye etmeyenler) birisi. Bunlarda genelde tank olmaz. Su alınacağı zaman o anda süzülür. Basınçlı suya ihtiyaç duyan membran kullanılmaz. Atık su üretmez.
- Ters ozmozlar kadar iyi filtreleme yapamazlar. Mikrobiyal çeşitliliğe ve ağır metallere karşı çok korumalı değildir.
- Ara ara (1-2 ayda bir) tuzlu su ile reçine kısmına bakım yapılması gerekir.
- Bazıları (babam gibi) buradan aldıkları arıtılmış suyu şişeleyip hazır kullanmayı tercih ediyor. Ancak süzülmüş (klorsuz) suyun beklemesinin çok sağlıklı olmadığını düşünüyorum.
Sürahi tipi arıtıcılar
Suyun yer çekimi etkisi ile arıtıcı içinde süzülmesi şeklinde çalışır. Genellikle partikül için nispeten büyük gözenekli (çünkü su basınçsız geleceği için gözenekler küçük olursa çok zor geçer) bir filtre olur ve sonrasında da reçine/karbon gibi filtreler olur.
- Birkaç senedir kullanıyorum. Evde özellikle kireçsiz suyla çay demlemek için aldım. Gerçekten de kettle ile kaynattığımız suda kireç olmuyor. Çeşmeden alıp kaynattığım su hemen kettle dibinde kireç bırakıyor.
- Sürahiye doldurulan su filtreden geçip damlayarak süzülüyor. 1 litre suyu süzmesi 3-5 dakika falan sürüyor sanırım.
- Arama motorunda “sürahi tipi arıtıcı” diye aratınca birkaç farklı marka var ama yoğun olarak aynı markayı göreceksiniz. Ben de onu kullanıyorum. Filtresi hindistan cevizi kabuğundan yapılma aktif karbon ve reçine içeriyormuş. Ağır metalleri de azalttığını iddia ediyorlar.
- Filtresi kullanıma bağlı olarak değiştirilerek kullanılıyor. Bizimkisi sanırım 2-3 ay idare ediyor. Bir filtrenin 150 litre arıttığını iddia ediyorlar. Çay için kettle ile kaynattığım suda kireç oluşmaya başlayınca filtre değişim zamanı geldiğini anlıyorum.
- Aletin üzerinde bir dijital sayaç var ama hiç bir anlamı yok çünkü gün sayıyor. Kullanım ile ilgili bir sayaç değil.
- Fİltrasyon düzeyi üsttekilere göre en düşük seviyededir. Çeşme suyuna güvenilmiyorsa bu arıtıcı onu güvenli hale getirmez.
- Eğer süzülmüş su çok bekleyecekse bence yine risk artıyor.
Ultraviyole özellikli arıtıcılar
- Hiç kullanmadım. Sudaki mikrobiyal çeşitliliğin canına okumak için en sağlam çözüm diye biliyorum.
- Bazı ters ozmozlarda UV filtresi olarak eklendiğini gördüm. Bazen de bina girişine konulabilen tipleri olduğunu gördüm.
- Bir tane de her ülkede satış yapan meşhur bir markanın ürünü var. O da güzel bir şeye benziyor. Bir tane sediment filtre, bir tane karbon filtre ve bir de UV filtre var. Bu üründe ters ozmoz yok. Fiyatı biraz pahalı gibi ama hesabı yapmak lazım. Filtre set olarak değişiyor, 5 ton veya 1 yıl (hangisi önce dolarsa) geçerli.
Filtreleme dışında arıtma yöntemleri
Bu konuda hiç bilgim yok ama madem duydum bi yerden buraya da yazayım:
- Katkı malzemesi ekleyerek arıtma. Ozon ekleyerek arıtma yapılıyor sanırım ama ev tipi bir şey bulamadım ben. Pahalı sistemler olsa gerek. İyodin, Potasyum Permanganat, Aquatabs gibi uygulamalar var. Bunların hepsi kimyasal işlemler olduğu için bilmeden, emin olmadan uygulama yapmayınız. Dozaj uygun olmazsa ciddi zararlar verebilir.
- Kaynatma. Bildiğimiz kaynatma işte. Yemek ve çay için sular zaten kaynatılmış oluyor. İçme suyu da kayantılıp soğutulursa mikroplar öldürülebilir.
- Damıtma. Buharlaşan suyu yeniden yoğuşturma yöntemi. Ev için maliyetli olabilir ama endüstriyel anlamda kullanılıyor sanırım.
Comments powered by Disqus.