Kuş alsam mı? Jako papağanı kolay mı?
ÖZET
Almayın kuş. Hem hayvana yazık hem size. İllaki de alacaksanız, yazının tamamını okuyun, belki vazgeçirebilirim :)
Papağan dışında hiç kuşum olmadı. Aşağıda yazacağım şeylerin çoğu da papağan türleri ile ilgili olacak.
İşin yasal boyutunu pek bilmiyorum. Beslemesi yasak olan hayvanları lütfen takip edin ve evinizde bulundurmayın.
İllaki alacaksanız, ciddi sorumlulukları olduğunu bilin.
- Düzgün yemle (kaliteli pelet/topak yem gibi) besleyin.
- İhtiyaçlarını iyi araştırın.
- Veterinere gitmekten korkmayın. Olağan bakımlar ve tedaviler çok masraflı değil.
- Ego tatmini için değil, arkadaş olsun diye alın. Gavur buna “companion” diyor. Google’da görsellerde “companion bird” şeklinde aratmanızı tavsiye ederim.
- Bir süre sonra hayvandan sıkılacak olan çocuğunuzu eğlendirmek için almayın.
- Çocukların 12-13 yaşından önce evcil hayvan sorumluluğu alması kolay değil, buna dikkat edin.
- Almak istediğiniz hayvanın zorluklarını önceden Google’da aratmaktan korkmayın. Hatta yapabiliyorsanız, İngilizce arayın, daha çok kaynak bulursunuz.
- Almayı istediğiniz hayvanı önceden araştırın, sonra pişman olmayın. Hele ki asla değiştirmeyi düşünmeyin. Türü, cinsiyeti, yaşı, rengi, huyu, tek/çift bakılması durumu, evde yalnız kalıp kalamayacağı, gürültü miktarı, toz/pislik miktarı, günlük ve haftalık ona ayırabileceğiniz zaman miktarı, evinizde kafesi koyacak yerin neresi olduğu, vb. birçok soruya önceden cevap vermeniz lazım. Özellikle muhabbet, cennet, sultan gibi yaygın türleri insanlar alıp sonra farklı nedenlerle (rengi güzel değil, konuşmuyor, gürültü yapıyor, diğer kuşla anlaşamadı, yaramaz, vb.) dükkana gidip değiştiriyorlar. Bir hayvanın yer ve sahip değişikliği bir travmadır.
- Örnek araştırma: Jako beslemenin zorlukları
Evde beslenebilecek kuş türleri
Kendimce bir özet liste yapmaya çalıştım:
- Papağanlar (muhabbet kuşu, cennet papağanı, sultan papağanı, jako, kakadu, macaw, vb.)
- Ötücü kuşlar (saka, bülbül, kanarya, vb.)
- Bahçe veya teras kuşları (güvercin, tavuk, bıldırcın, sülün, vb.)
- Diğerleri (hint bülbülü, vb.)
Aslında bana kalsa liste uzun bile oldu. Benim için iki türlü kuş var; papağanlar ve diğerleri. Daha önce de dediğim gibi, papağanlar hakkında az biraz tecrübem var ama onun dışındaki kanatlılar hakkında hiç bilgim yok.
Papağanların ortak özellikleri
Yazdığım her madde her kuşta olacak diye bir kural yok; çoğunlukla ortak özellikleri yazmaya çalıştım:
- Zekidir
- Kıvrık gagalıdır. Yemlerin kabuklarını ayıklayabilir. Bu nedenle yem öğütme sistemi farklıdır. Düz gagalı kuşlar (kanarya, güvercin, tavuk, vb.) yemi yedikten sonra kum yerler. “Taşlık” ismi verilen organın içinde bu kumlar yemlerle beraber değirmen gibi ezilir. Papağanlar yemlerini kabuksuz yediği için kolayca sindirebilirler, kum yemesine gerek yoktur.
- Kemirgendir (elektrik kablosu, mobilya, çiçekler, vb. şeyleri güzelce halledebilirler)
- Gagaları güçlüdür. En küçük papağan bile derinizi rahatlıkla delebilir. Büyükler ise parmağınızı kırabilir!
- İlgi isterler. Günde en az 1 saat.
- Duygusaldır. Psikolojik sorunlar yaşayabilirler, strese girebilirler.
- Gagalarını el gibi kullanabilirler.
- Uçmayı pek tercih etmezler, tırmanabilecekleri ve yürüyebilecekleri mesafeye uçmak istemezler ama iyi uçuculardır.
- Diğer evcil kuşlar gibi, hava akımına karşı hassastırlar. Cereyanda kalmamalıdır.
- Diğer evcil hayvanlar gibi, düzenli ve istikrarlı bir yaşam isterler. Akşam odadaki lamba uzun süre açık durursa ya da yanında çok gürültü varsa (tv olan oda gbi) rahat uyuyamaz ve stres yapabilirler.
- Kişilikleri vardır. Aynı anda yumurtadan çıkan iki kardeşin bile karakterleri çok farklı olabilir. Farklı yemleri/oyuncakları sevebilir, asabi/sakin olabilir, korkak/cesur olabilir, meraklı/meraksız olabilir, vb…
- İyi beslenmelidir, hareketsiz kalmamalıdır. Bunlara dikkat edilmezse vitamin eksikliğine bağlı çeşitli rahatsızlıklar veya karaciğer yağlanması gibi sorunlar yaşayabilir.
- Çoğunlukla daha büyük türler, küçüklere göre daha zekidir. Bakımı da daha zordur.
- Küçükken insana alışan kuşlar evcilleşebilir, büyümüş olanlar ise onlar kadar evcilleşmez ve çok daha fazla emek ister.
- Pislik yaparlar. Yemeklerini etrafa sıçratırlar, tüy dökerler. Hatta bazıları toz/kepek döker.
Ayaktakiler soldan sağa: macaw, macaw, kakadu, amazon, jako, senegal, konur, sultan, muhabbet. Görsel kaynağı: https://allstarparrots.co.uk/parrot-species
Neden papağan?
Papağan besleyen herkesin farklı amacı olabilir. Benim papağanları sevmemin sanırım en önemli sebepleri şöyle:
- Aynı türde bile olsalar, her birinin farklı karaktere sahip olması. Bu biraz probleme da sebep olabiliyor :)
- Zeki olması, iletişim kurulabilmesi. Özellikle “eğitim” sözcüğünü kullanmadım, hayvanlarda “eğitim” adı altında farklı oyunlar öğretilmesini çok sevmiyorum. Ama mesela “gel” komutu ile gelmesi, “çık” deyince elinize çıkması gibi ufak tefek konular önemli. Bir şekilde kuşunuz kaçarsa “gel” diyerek geri çağırabilirsiniz belki.
Üstteki kriterleri (ve hatta daha fazlasını) sağlayan at, köpek, vb. hayvanları da çok severim ama yerim müsait değil.
Konuşması, renkli olması, eğitime açık olması, vb. konular beni pek ilgilendirmiyor aslında.
Ülkemizde yaygın papağan türleri
Yüzlerce papağan türü var. Ancak burada sadece yaygın olan bazı türlerden kısaca bahsetmeye çalışacağım. Türlere geçmeden önce paraket diye bir ifade var ondan bahsedeyim azıcık. Bu aslında bir papağan türü değil, birden fazla papağan türünü kapsayan bir ifade. Küçük türlere genelde paraket deniyor. “Paraket yemi” diye bir ifade görürseniz, bunun bütün küçük türler için olduğunu anlayabilirsiniz.
Küçükten büyüğe doğru yazmaya çalıştım ama çok ta uğraşmadım:
- Muhabbet kuşu (Budgerigar). En küçük papağan cinsi, zaten herkes biliyor. “Jumbo” tabir edilenleri diğerlerine göre fiziksel olarak daha büyük oluyor. Erkek ve dişi ayrımı gaga üstü renginden kolay. Yavru iken alınıp tek olarak beslenirse çok evcil oluyor. Yemek yerken ağzınızdan yemek çalabiliyor mesela. Bazıları konuşabiliyor. Bazıları da insanlar konuşurken muhabbete dalıp feci gürültü yapabiliyor :)
- Forpus. Fiziksel olarak ülkemizde yaygın olan cennet papağanına benzer. Muhabbet ve sevda papağanına göre daha az gürültülüdür. Cennnet papağanı gibi yaramaz ve hareketli değildir, nispeten sakindir.
- Cennet/Sevda (Lovebird). Kuyruksuz ve genelde çok renkli olur. Çok hareketlidirler. Küçükken alınıp evcilleştirilirse şımarık/yılışık tabir edilebilecek kadar evcil olabilirler. Gürültülü olması dezavantaj sayılabilir. Konuşma yetenekleri yok veya yok kadar az sanırım.
- Sultan papağanı (Cockatiel). Dişilerinde konuşma yeteneği yoktur. Yavru iken alınırsa, çocuklu evler ve apartmanlar için en ideal türlerden birisidir. Genellikle sakindir. kafasını okşatmayı çok sever. Alıştırırsanız, çağırınca gelir. Erkeklerin ses taklit yeteneği fena değildir. Islık ile çok iyi müzik çalar. Konuşabilir. Çok gürültü yapmaz. Kafasındaki ibik tüyler sayesinde duygusal durumu (meraklı, korkmuş, sevilmek istiyor, vb.) hakkında tüyo verir. Kepek dökmesi haricinde bir dezavantajı yok sanırım.
- Keşiş (monk), Kayık (caique), Konur, Senegal. Boyut, zeka ve kişilik olarak birbirine yakın türler. Hiç bir tanesi ile gerçek hayatta karşılaşmadım. Çok yorum yapamayacağım. Senegal’lerin tipi ilk başta ürkütücü gelebilir ama tipine bakmayın, diğerleri kadar sevimlidir.
- Rozella. Genellikle renginden dolayı sahipleniyor insanlar. Başka bilgim yok tür hakkında. Ama diğer türler gibi kendini sevdiren kuş videoları yok internette. Sanki biraz kendi halinde takılan tür gibi.
- Pakistan (Green parrot). Bebek iken evcilleşirse evcilleşir. Yoksa bir daha evcilleşmez. En fazla yarı evcil olur. Mavi mutasyonlu birisi ile aylarca uğraştım, bir arpa boyu yol katettim. Ellerim delik değişk olmuştu evcilleştirmeye uğraşırken. Konuşma yeteneği biraz var. Hareketleri sevimli.
- İskender (Alexander). Pakistan’a benziyor ama biraz daha büyüğü. Pakistan’a göre de daha sakin sanırım.
- Jako (African Grey). Konuşma yeteneği en fazla olan türlerden birisi. Bu nedenle melesef yaygın bir şekilde kafesleniyor. Aynı zamanda en zeki ve duygusal olanlarından da birisi de olduğu için, kafeste sıkıcı bir hayat sonunda strese girenler çok oluyor.
- Amazon. Farklı renklerde birçok türü var. Türlerin arasında da kişilik farklılıkları olduğu söyleniyor. Bizzat tanışmadım. “Sarı alınlı”, “mavi enseli” gibi bir şeyler söylüyorlar :)
- Kakadu (Cockatoo). Galah, Moluccan, Goffin, Sulphur, Triton, Umbrella, vb. alt türleri de vardır. Genellikle beyaz olurlar ama mavi, pembe ve hatta siyah bile olanları vardır. Çok gürültücüdür. Konuşma yeteneği Jako kadar iyi değildir. Ancak hareketleri çok çok sevimli bana göre. Hele tepesi ibikli olan türler çok komik hareketler yapıyor. Dans etmeleri falan müthiş. Bir de iyi evcilleşmişse sırnaşık kedi gibi olabiliyorlar.
- Macaw (Ara). Genelde foto çekimleri için kullanılıyor. Nereden temin ediyorlar, nasıl öyle sakin oluyor bu hayvanlar bilmiyorum. Konuşma yeteneği Jako kadar yoktur ancak görsel şölen sunarlar.
Bunlardan en sevdiklerim; Kakadu, Jako, Sultan, Senegal, Forpus, Keşiş, Kayık şeklinde sayılabilir. Apartmanda çoluk-çocuk yaşayanlar için öneri sıralamam: Sultan, [forpus, keşiş, kayık, konur, senegal], Jako şeklinde olabilir. Köşeli parantezde yazdıklarım hepsi aynı srada.
Kuş nereden edinilir?
Yaygın olarak beslenen kuş türleri genelde evcil hayvan satan dükkanlarda var. Ama bunu tercih etmeyenler de var. Çünkü dükkandan alınan kuşların genelde kötü geçmişleri oluyor. Bu travmalara birkaç örnek vermek şöyle sayılabilir:
- Kötü yolculuk. Yurtdışından kaçak gelmiş olabilir. Ya da yerli üretim bile olsa büyük ihtimalle pek te iyi olmayan bir yolculuk yapmıştır.
- Kötü müşteri. Dükkana gelen giden insanlar, parmakları ve yükses sesleri ile hayvanı rahatsız etmiş olabilir. Ya da önceki sahibi, bir şeyini beğenmediği için geri getirmiş olabilir.
- Kötü (ucuz) yem. Evcil hayvan dükkanlarında çok fazla yem tüketildiği için, genellikle ucuz yem tercih edilir. En ucuzu çekirdek olduğu için genellikle sadece çekirdekle beslenir hayvanlar. Hayvan bu tarz yeme alışıksa, düzgün (pellet/topak gibi) yeme geçmek te zor olabilir.
- Hastalık taşıyan diğer canlılar. Kedi, köpek, hamster, farklı kuş türleri, vb. birçok hayvan bir arada. Bunların çoğu yurtdışı orijinli. Birindeki hastalığın diğerlerine bulaşma ihtimali çok fazla.
- Yaşlanmış hayvan riski. Papağanlar yavru iken çok daha kolay evcilleşiyor. Büyümüş hayvanların evcilleşmesi çok çok zor. Ötüşlü kuşlarda bu belki önemli değil ama papağanın evcili güzel oluyor :)
- İlaç verilmiş olma ihtimali. Antibiyotik veya vitamin desteği ile ayakta duran ve satın alınınca bu destek olmadığı için hasta olan hayvanlar duydum.
- Hayvan kaçakçılığı riski. Nesli azalan hayvanların yutdışından kaçak yollarla getirildiğini biliyoruz. Bu tarz bir hayvan sahiplenecekseniz, CITES belgesi mutlaka olmalıdır.
- Doğadan yakalanmış olma riski Lendi doğal ortamından koparılıp, kötü yolculukla getirilerek kafese tıkılmış olmanın sıkıntılarını o hayvan kolay atlatamayacaktır.
Kaçak kuşlar böyle naklediliyor ve bir kısmı da yolculuk sırasında ölüyormuş
Evcil hayvan dükkanlarını zan altında bırakmak istemiyorum. Mutlaka işini düzgün yapanlar (hayvanları çok sevenler) de vardır. Belki dükkan sahibi ile biraz sohbet edip tanımaya çalışabilirsiniz. Kafesteki hayvanların yemlerine bakarsınız, hep çekirdek koyulmuşsa dikkatli olursunuz. Kafeslerin altının pis olup olmadığına dikkat edersinz. Kafeslerin yeterince büyük olup olmadığına, hayvanların sıkışık olup olmadığına bakarsınız. Bu tarz incelemeler dükkan ve hayvana saygı açısından fikir verebilir.
Dükkan hakkında fikir edinmek için, şunu da deneyebilirsiniz: “Bir muhabbet kuşu alsam, çocuğum beğenmezse değiştirebilir miyim?” diye sorun. Eğer, rahatlıkla değiştirebileceğinizi söylerse, bunu herkese yapıyordur. Dolayısıyla, satın almayı düşündüğünüz hayvanların da birkaç sahip değiştirmiş olma ihtimali var, demektir.
Kuşa bakamayıp satan/sahiplendiren birilerinden sahiplenebilirsiniz
İnternet’te bu tarz ilanlar çok var. “Satış” yasak olduğu için ücretsiz olduğu yazar. Ancak farklı isimler altında ücret istenir. Hatta genellikle telefonla ya da mesaj ile doğrudan fiyatını sorabilirsiniz.
İnternet’te evcil hayvan (ya da sadece kuş) sahiplenme üzerine çok sayıda site var. Bunun dışında sosyal medya üzerinden de ciddi boyutlarda ticaret yapılıyor.
Eğer İnternet üzerinden bulduğunuz kuşu almak isterseniz, gidip bizzat görüp tanışıp almanızı tavsiye ederim. Satıcı gerçekten de evde kuşa bakamayan birisi mi yoksa ticatret yapan birisi mi? Bu soru önemli. Zaten bizzat gitmezseniz, kuşu kutu içinde otobüs ile göndermeye çalışacaklar. Bu da pek akıllıca bir yöntem değil.
Yerli üretici
Gittikçe artıyor yerli üreticiler. Yasal olanlar ve olmayanlar var. İnternet üzerinden yukarıdaki başlıkta bahsettiğim gibi bulunabiliyor. Bulabilirseniz, en güzel yöntem bu bence. Yerli üreticinin olası riskleri şöyle yazılabilir:
- Yasal üretim yapmayan kişiler, yasak olan ya da özel belge ile sahiplenilen türler için, o belgeyi veremeyebilir.
- Üretim aşaması fabrikasyon olmadığı için, genellikle dönemleri olur ve sıra beklenir. Önceden kapora isteyebilirler.
- Cinsiyet belirlemek daha zor olabilir. Bazı türlerde büyüdükçe cinsiyeti daha iyi anlaşılıyor. Yavru aldığınızda emin olamayabilirsiniz. Erkek diye aldığım bir Sultan papağanı büyüyüp yumurtlamaya başlayınca şaşırmıştım :)
- Fiyatı bazen azıcık yüksek olabilir.
- Kişiliği sürpriz olur. Mesela konuşabilen türlerde konuşma (taklit) yeteneğinin ne kadar fazla olduğu büyüdükçe belli olur. Ya da hayvanın şımarık mı, uyuşuk mu olacağını bilemezsiniz. Aslında bu son madde benim için risk değil. Ancak illaki de belirli özellikleri olan bir hayvan istiyorsanız,
Saydığım risklere rağmen, bence en güzel kuş sahiplenme yöntemi bu. Hele de bilinçli bir üretici bulursanız, çok daha güzel. Saçmasapan yemlere alışmış ve travmaları olan hayvan yerine, doğrudan sağlıklı yem ile beslemeye alıştıracağınız, kedi gibi kendini sevdiren bir kuşunuz olabilir.
Evde kuş beslemenin zorlukları
Bence en önemli başlıklardan birisi bu. Bir evcil hayvan sahiplenirken, geçici heveslerle alıp sonra herhangi bir nedenle vazgeçilirse hayvana gerçekten yazık oluyor. Aşağıda olası bazı problemleri yazmaya çalıştım. Herkes kendisi ve aynı evi paylaştığı kişiler ve hatta komşular açısından değerlendirme yapabilir:
Temizlik açısından
- Toz. Sultan, Jako ve Kakadu gibi türlerde sağlam toz oluşur. Un gibi kepek dökerler.
- Yem pislikleri. Papağanlar, pasaklı hayvanlar. Meyveleri sallaya sallaya yerler. Kafeste bile yese kafesin etrafı meyve olur. Kabuklu yem verirseniz, her yer kabuk olur.
- Koku. Temizliğe dikkat eidlirse koku pek olmuyor. Ben kafes altına kedi kumu koyuyorum. Her hafta kabasını kedi küreği ile almaya çalışıyorum. Üzerine kum ilave ediyorum. Ayda bir falan da alt ızgara ve çekmeceyi çıkarıp sıcak su ve deterjanla güzelce yıkıyorum. Bu şekilde koku olmuyor. Ama kafes altında gazete veya ağaç türevi malzemeler olursa, onlar ıslanmaya bağlı olarak koku yapabilir.
- Sağa sola dışkı yapma. Serbest gezme zamanlarında aşağı yukarı 15-20 dakikada bir dışkı bırakır. Artık nereye kısmetse :)
İş yükü açısından
- Günlük bakım. Akşam üstünü ört, yem-su, meyve/sebze, banyo, kafes temizliği, dışkı kontrolü, ağırlık kontrolü, vb.
- Tırnak ve gaga bakımı
- Gezmeye gidip hayvanı yalnız bırakmak veya başkasına bırakmak durumu
- Hayvana değişik oyuncaklar sağlama
- Her gün 1 saat vakit geçirme
- İnternet’ten araştırma, okuma
Psikolojik ve sosyal konular
- Arkadaş seçme. Bazı papağanlar kendilerinie ev halkından birisini arkadaş (ya da eş) seçer ve diğerlerine pek iyi davranmayabilir. Ya da evde başka hayvanlar varsa, onlarla iyi geçinmeyebilir.
- Vicdan azabı olasılığı. Hayvana ne kadar iyi bir ortam sunarsanız sunun, asla kendi doğasındaki huzurunu bulamayacak.
- Gürültü. Papağan türleri birazcık gürültülü olabiliyor. Her türün gürültü miktarı farklı. Mesele Kakadu’ların çığlığını internette farklı videolarda görebilirsiniz.
- Isırılma, tırnaklanma. Papağanların dişi yoktur ama gagaları oldukça kuvvetlidir. Büyük türler fındık ve cevizi gagasıyla kırabilir. Yani parmağınızı da çatır çutur kırabilecek papağanlar olduğunu bilmelisiniz. Şimdiye kadar hiç bir papağanın böyle bir teşebbüste bulunduğunu görmedim. En fazla gagasının sivri ucu ile zarar verir. Ancak hayvanın üstüne gidilirse ciddi zararlar verebilir. Tırnaklanma ise gayet doğaldır çünkü hayvanın tırnakları doğada olduğu gibi kendiliğinden törpülenmiyor. Siz belki kesebilir veya törpüleyebilirsiniz ama kedilerin tırnakları gibi keskin tırnaklara karşı dikkatli olmak lazım.
- Ergenlik modu. Tüy döküm zamanları ve çiftleşme zamanlarında duygusal açıdan manyaklaşabilirler. Kimisi agresif olur, kimisi daha sevecen olur. Sevecen olan bir anda parmağınızı kapabilir…
- Uzun süreli bir sözleşme (evlilik gibi). Jako’ların ömrü 90 sene civarı diye söyleniyor. Hadi fazla atmış olsunlar, 30 sene diyelim. 30 sene boyunca aynı hayvan ile ilgilenebilecek misiniz? Şu andaki şartlarınızı bu süre boyunca sağlayabilecek misiniz? 30 sene boyunca hiç büyümeyen 5-6 yaşında bir çocuk gibi ilgi isteyecek bu arkadaş.
- Her hayvanın karakteri farklı. Japon balığı gibi değil bunlar; “ver yemini yüzsün” diyemiyoruz. Aynı tür, aynı cinsiyet, aynı yaştaki bireyler bile farklı kişiliklerde olabiliyor. İnsanlarda olduğu gibi. Utangaç, meraklı, umursamaz, agresif, çekingen, şımarık, vb. gibi farklı karakterlerle karşılaşabilirsiniz. Farklı zamanlarda 5-6 farklı sultan papağanımız oldu. Hepsi de farklıydı gerçekten.
Serbest zamanda ev içinde riskler:
- Elektrik kablosu kemirip çarpılma veya yangın çıkarma tehlikesi olabilir.
- Mobilya kemirip zarar verme. Akıllı telefon, bilgisayar ya da TV gibi cihazları kemirip büyük maddi zarar verme riski.
- Canlı çiçekleri kemirip zehirlenme. Mesela difenbahya bitkisinin zehirli olduğu söyleniyor.
- Kafese geri sokamama. Çok evcil olmayan kuşlarda, yükseğe konma ve/veya kafese geri girmeme.
- Açık camdan kaçma, camı görmeyip çarpma
- Ani bir korku (gürültü, yanabcı, vb.) ile uçarken bir yerlere çarpıp sakatlanma
- Yükseklerde kendine güvenli yer belirler genelde kuşlar. Oralarda kemirecek yerler varsa, canına okuyabilirler. Kapı üstü, tavan alçıpanları, vb.
Bakım maliyetleri
Çok fazla bir maliyeti yok aslında. İyi bir yem ve büyükçe bir kafes dışında ilaveten masraf yaptığımız birşey pek olmuyor.
Eğer bakımı düzgün ve dikkatli yapılırsa, veteriner çok ihtiyaç duyulan bir şey değil. Veterinere gitseniz de çok pahalı olmuyor. İnsanın muayene ve ilaç ücretlerine kıyasla çok çok daha ucuz olduğunu söyleyebilirim.
Bunların dışında, oyuncak gibi aksesuarlar için para harcamak isteyenler harcayabilir. Ben genellikle bunu da ucuz yollu hallediyorum. Hazır oyuncak almak yerine, kendim bir şeyler yapmayı tercih ediyorum. Bununla ilgili de bir şeyler yazmıştım. Site içinde “papağan” kategorisinde bulabilirsiniz. Tahta parçaları, dallar, klemensler, jüt/kendir halat, koli parçaları, tuvalet kağıdı rulosu gibi malzemeler ile harika oyuncaklar yapabilirsiniz. Bir de şarjlı tornavida ile ona takılan bits delme uçlarınız olursa süper olur.
UYARI: Oyuncak yapacaksanız aşağıdakilere dikkat edin:
- Kimyasal malzemeler (boya, tutkal, vernik, vb.) kullanmayın. Ya da kullanacağınız malzemeyi hayvan sağlığı açısından iyi araştırın.
- Ağaç dalı veya tahta parçası kullanacaksanız, kuşlar için zehirli olmayan tür kullanmamaya dikkat edin. İlaçlama yapılan meyve ağaçlarının dallarını da kullanmayın. Çürümüş, küflü ağaçlara dikkat edin. Kontraplak ve sunta gibi yapıştırıcılı ahşap kullanmayın. Doğadan getireceğiniz ağaçlarda bakteri bve farklı hastalıklar getirebileceğinizi unutmayın.
- Kuşun kafasının dolanıp ta boğulmasına sebep olabilecek ya da ayağının takılıp kırılmasına sebep olabilecek uzun iplikler gibi şeyler kullanmayın.
- Keskin ve sivri parçalar ve malzemeler kullanmayın.
- Metal kullanacaksanız, passız ve temiz olmasına dikkat edin. Kurşun gibi tehlikeli metaller veya alaşımlar kullanmayın.
Peki ben neden papağan besliyorum?
- Benim için iletişim ve karakter önemli. Karakteri olan ve etkileşime geçen hayvanları seviyorum. Köpek, papağan, at, kedi (kediyi pek sevmem gerçi)
- Akıllı hayvanlar.
- Yeri belli. Evin her yerinde gezmiyor. Pisliği de nispeten belli yerde kalıyor.
- Altını temiz tutarsam koku yapmıyor.
- Yem bulmak zor değil.
- Çok masraflı değil. 2022 itibarıyla aylık pelet yem masrafı ₺140 civarıydı, 2023’te ₺250 oldu. 2021’de 70 liraydı :(
Hangi papağanı alayım diye düşünenlere öneriler
Araştırma yapın
Mutlaka araştırma yapıp bu soruya kendiniz cevap verin. Başlangıç olarak Google’da “parrot comparison chart” gibi bir şeyler aratarak aşağıda örneğini göreceğiniz tablolara bakın.
Papağan türleri karşılaştırması. Tam tablo koymadım çünkü internet’te bir sürü var. Doğru olup olmadığını incelemeden de koymak istemedim. Örnek tablonun kaynağı: https://www.allpetbirds.com/parrot-characteristics
Sonra şu tarz sorular sorun kendinize ve cevaplayın:
- Büyük hayvanlar için yeriniz müsait mi? Büyük kafes koyacak yeriniz var mı? Evde martı gibi kocaman kanatlı bir hayvanın kanat çırpacağı yer var mı?
- Gürültü yapan hayvanlardan rahatsız olacak komşularınız var mı?
- Çoluk çocuk kuşu rahatsız eder mi? Kuştan korkar mı?
- Eşiniz temizlik konusunda hassas mı?
- Evde güneş, rutubet, sigara dumanı, cereyan (hava akımı), geceleri karanlık, yaızn ve kışın sıcaklık, vb. açılardan uygun yeriniz var mı?
- Tüm iyi özellikleri taşıyan insan olmadığı gibi, böyle bir papağan da yok. Sizin için önemli olan konuşması mı, sevecen olması mı, oyuncu olması mı, süslü olması mı? Bunu düşünün.
- Kuşa iyi yem alma imkanınız var mı? Küçük şehirde yaşıyorsanız, internetten güvenilir taze kyem bulabilecek misiniz?
Klasik Türk ailesi (çoluk-çocuk ile yaşanan apartman dairesi) için benim önerilerim
Sultan papağanı uygundur. Erkek ve yavru alırsanız hemen hemen bütün beklentilerinizi karşılar. Sevecendir, büyüklüğü iyidir, erkekleri biraz konuşabilir, yem bulmak kolaydır, gürültü yapmaz. Dişilerin tek dezavantajı ise ses taklit yeteneklerinin hiçe yakın olması. Bunun dışında tüm özellikleri erkekler ile aynıdır. Belki tek sıkıntı olarak toz/kepek dökmesi sayılabilir. Evde tozdan rahatsızlığı olanlar varsa bunu değerlendirirsiniz.
Biraz daha zeki bir tür olsun derseniz, daha önce de saydığım gibi forpus, keşiş, kayık, konur, senegal türlerine bakabilirsiniz. Bunlara oyun öğretmek falan biraz daha mümkün olabilir. Bir de papağanlarda ayaklarını el gibi kullanıp bir şeyler yemesini çok seviyorum ben. Sultan’lar bunu yapamıyor. Bu kategorideki hayvanların bazıları yapıyorlar.
Daha hareketli (hatta biraz haylaz) kuş isteyenler, gürültüsünden rahatsız olmazsa, cennet/sevda türüne bakabilirler. Ama petshop’lardan gelen kuş gürültülerinin çoğunu bu türlerin yaptığını bilin :) Rengarenk tüyleri ile gerçekten güzel hayvanlar. Sultan’lar ile aynı yemleri yerler. Aynı boyda kafeste kalırlar. Sultan’a kıyasla kuyruğu olmadığı için biraz daha küçüktür ama gagası sanırım sultandan daha güçlü bunların.
Daha küçük kuş isteyenler muhabbet kuşu düşünebilir. Bunun en büyük sıkıntısı, bence, insanlar konuşurken onun da hiç susmaması olabilir. Bazen aynı odadaki insanları konuşturmayacak kadar gürültü yapabiliyorlar.
Daha da zeki olsun. Daha büyük olsun. diye düşünenler Amazon ve Jako türlerine bakabilir. Bunlar insanlarla etkileşime giren, taklit yetenekleri olan türler. Boy olarak bunlara yakın olan İskender papağanı bana daha soğuk geliyor ama isteyenler inceleyebilir. Pakistan papağanı da İskender’e benziyor bence. Nedense o da soğuk geliyor bana.
Kakadu ve Macaw gibi türler bence -gürültü açısından- apartman için uygun değil.
Kuş büyüdükçe bakımın zorlaşacağını untumayın. Mesela tatile giderken muhabbet kuşunu verecek yer bulmak çok çok kolay iken, kuş büyüdükçe bırakacak yer bulmak daha da zorlaşıyor. Hatta Jako gibi büyük türlerin kafesleri taşınabilir türde olmuyor. Ayrıca küçük bir de geçici kafes almak gerekiyor. Sadece fiziksel zorlukları da düşünmeyin, büyük kuşlar genelde daha zeki oldukları için esarette daha da sıkıntılı olurlar. Oyalanacak bir şeyler bulamazlarsa strese girerler. Stresin sonu ölüme kadar gidebilir.
Müstakil büyük bir evde yaşayan ve bol vakti olanlar için öneriler
- Bir tane Jako, bir tane Kakadu, bir tane de Macaw alın. Jako konuşsun, Kakadu sırnaşsın, Macaw da süslü süslü gezinsin.
- Hepsi de gün boyunca serbest gezinsin. Onlara uygun ağaç dalları içeren bir oda tasarlayın. Etrafta kemirerek zarar verebilecekleri veya zarar görebilecekleri şeyler olmasın.
- Mutlu mesut yaşayın.
Comments powered by Disqus.