Evcil hayvan alırken nelere dikkat edilir?
Kafa kurcalayan sorular
- Bakımı en kolay hayvan hangisi?
- En kolay eğitilen hayvan hangisi?
- Kediler, köpekler evde gündüz yalnız kalabilir mi?
- Çocuklara uygun hangi hayvanlar var?
ÖZET
Evde hayvan beslemek için almayın, zor. Bahçeniz varsa, ona karışmam :)
Bu yazıda genel olarak evcil hayvanlar konusundaki araştırmalarımı, tecrübelerimi yazmaya çalıştım. Uzun olursa belki ileride bölerim. Özel olarak ta papağanlar konusundan örnekler vereceğim. Çünkü beslediğim uzun süreli tek hayvan papağan. Birkaç sultan papağanım oldu. Çok kısa süre Pakistan papağanım oldu, şimdi de Jako (Afrika Grisi) var. Daha öncesinde de kısa süreli olarak hamster, ginepig, muhabbet kuşu, balık, çocuklardan dolayı saç biti tecrübemiz oldu.
İnternet’te gördüğünüz sevimli hayvan videolarının çoğu YALAN. Aslında görüntüler gerçek ama o işin sadece görünen kısmı. Onun arka tarafında; insanlar vücutlarındaki yaraları, hayvanın pisliklerini, koltuk ve perdelerdeki yırtıkları, evdeki tüy yumaklarını göstermiyorlar. Hayvandan kaynaklanan kokudan bahsetmiyorlar. Hayvanın çiftleşme dönemlerinde nasıl psikopata dönüştüğünden de pek bahsedilmiyor. O sevimli kedi/köpek/papağan videolarının arkasında bazen gerçekten kötü anılar olabiliyor.
Hayvan sahiplenmek çocuk gibidir, ego ya da heves için yapılacak bir şey değildir diyeceğim ama ego ya da heves için çocuk yapanlar bile var, onları ne yapacağız :( Çocuğunun olması, çocuğun başarılı olması (“akademik başarı” tabii ki, insan olması önemli değil), kendi yapamadıklarını çocuğunun yapması, özgüvenli olması (boru boru konuşması) bazı insanlar için her şeyden daha önemli.
Çocukları için narsistçe hesaplar yapan bireyler için, hayvanlar da genelde ev eşyası hükmünde oluyor malesef. Tipini beğendiği için aldığı köpekten, havladığı için vazgeçer. Ya da yazın tatile giderken hayvanı da götürür ama dönüşte arabada yer olmadığı (ya da kurtulmak istediği) için bırakır. Muhabbet kuşu satın alır dükkandan, ısırıyor ya da konuşmuyor diye gidip üstüne fark verip başka kuş ile değiştirir.
Bir hayvan sahiplendiyseniz, gerçekten önemli bir sebebiniz yoksa ondan ayrılmamalısınız.
Neden hayvan almamalısınız? Sizi hangi zorluklar bekliyor?
Yazıda kafes, akvaryum, teraryum vb. ifadelerin yerine genel olarak YUVA sözcüğünü kullanacağım.
Muhabbet kuşu, sultan papağanı, jako, macaw, vb. türlere de kısaca “papağan” ya da “kıvrık gagalılar” diyeceğim.
Hayvan alanların bir çoğu bir süre sonra vazgeçiyor ve o hayvanlara yazık oluyor. Duygusal bağ kurulamayan hayvanlar, bakımı zor olan hayvanlar, komşuları rahatsız eden hayvanlar, çocuğun hevesi geçen hayvanlar, bakımı güzel yapılmayan hayvanlar, istediği ilgi verilemeyen hayvanlar,… bir çok kötü örnek var etrafımızda.
Aldığınız bir hayvan çocuğunuz gibi oluyor. Can taşıyor, ihtiyaçları oluyor. Aileyi etkileyen bir karar vereceğiniz zaman hayvanı da düşünmeniz gerekiyor. Benim gördüğüm, bildiğim bütün evcil hayvanlar “rutin” isterler. Yem saati, ilgi saati, banyo saati, vb. Rutinin dışına çıkılması gerginlik sebebi olabiliyor.
Bir süre baktığınız hayvanı sokağa bırakmamak için elinizden geleni yapın. Çünkü önüne yem koyulmasına alışık olan ve insandan ya da diğer hayvanlardan korkmayan bir hayvanın dışarıda yaşaması gerçekten çok zor. Düzgün bakabilecek birine sahiplendirmeye çalışın.
Hayvan sahiplenmek işi başlı başına bir dert
Hayvan sahiplenmek te ayrı bir dert. Yurtdışından kaçak gelmiş hayvan lütfen almayın. Gerçekten çok eziyet çekiyor o hayvanlar. Kaçak olma olasılığına karşılık CITES belgesini sorgulayın. Kuş almak isteyenler varsa ayağında kapalı bilezik arayabilir. Kapalı bilezik, hayvan birkaç günlükken takılabilir sadece. Bu nedenle hayvanın bir üretim yerinde üretildiğini belgeler.
Merdiven altı üretim tesisleri de hayvana çok eziyet edebiliyorlar, imkanınız varsa bunu da araştırın. Bir ara habere çıkmıştı, Ankara’da apartmanın bodrumunda kaçak köpek üreten birisi vardı. Köpekler ses çıkarıp milleti rahatsız etmemesi için ses telleri kesilmişti. Bu tarz işkencecileri desteklememek için biraz araştırmakta fayda var. Yapabiliyorsanız, gidin üretim yerini bizzat görün.
Evin düzeninde ciddi değişiklikler olacak
Evinizi hayvanınıza göre planlamanız gerekecek. Kedi veya köpek gibi serbest bir hayvan ise girmesini veya karıştırmasını istemediğiniz kısımları sürekli kapatmanız gerekecek. Kedinin mutfak tezgahında gezmesi rahatsız edici değilse sorun yok tabii.
Kuş, balık, hamster gibi kısıtlı habitatında yaşayan hayvanlar için de düzen değişikliği gerekecek. Hayvanın sadece yuvası değil, başka malzemeleri de olacak. Taban malzemesi, yemleri, ilaçları, oyuncakları, vb. Her halükarda bir dolap gibi bir şey lazım.
Hayvan sağını solunu pisletecek. Ya da biz onun temizliğini yaparken pislik sıçratacağız. Kıymetli bir halı üzerinde durmaması gerekiyor yani. Papağanlar meyve yerken kafesin dışına sıçratır mesela. Ya da bazen kasıtlı olarak dışarı bir şeyler atabilirler.
Kuş ve hamster gibi nispeten zayıf bünyeli hayvanlar hava akımından ve sıcaktan/soğuktan etkilenirler. Doğrudan çok güneş alan cam dibinde olmaması lazım. Kesinlikle cereyanda (hava akımı) kalmaması lazım. Işıksız veya nemli bir yerde de durmaması lazım.
Hayvan ilgi isteyen bir tür ise (papağan türleri gibi), yalnız başına bir odada durmaktan nefret edecektir. İnsanların olduğu odada durması gerekir. Hamster gibi gece aktif olan hayvanlar ise gündüz uyuyacağı için, gündüz eve gelen misafir çocuklarının hayvanı rahatsız edemeyeceği bir yer gerekir.
Bazı kuşların sadece geceleri 10-12 saat uyuması gerekir. Ayrıca gündüz de şekerleme yapmayı sevebilirler. Eğer kuş gece oturduğunuz odada duruyorsa ve gece 12’ye kadar ışıklar açık kalıyorsa hayvana eziyet olur. Çünkü sabahın ilk ışıkları ile uyanacak o. En azından üstünü ışık geçirmemesi için örtmelisiniz.
Yuva seçimi de çok önemli. Bazı önemli maddeler:
- Hayvan(lar) için alabileceğiniz en büyük yuvayı almaya çalışın. Kuşlar içinde rahat kanat çırpabilsin. Hamster gibi hayvanlar bolca oyuncak edinebilsin.
- Kolay temizlenebilir olsun
- Banyoluk koyacaksanız yer olsun
- Şekli süslü ama kullanışsız olmasın. Kuşlar içi yuvarlak kafesler tavsiye edilmez mesela. Yine kuşlar için hayvanın rahat tırmanması için, tellerin yatay olması önemlidir.
- Oyuncak, takviye yem vb. malzemeler için koymak için yeterli alan olsun.
- Kuş için tünekleri tahtadan olsun.
- Kuşlar ve hamster’lar gibi hayvanlar kemirgendir. Onlara standart dışı bir şey vermeden önce internet’ten araştırın. Her ikisi de tahtayı kemirebilir mesela.
- Hamster gibi kaçma ihtimali olan hayvanlar için tedbir almayı unutmayın.
- Yemini, suyunu değiştirirken ya da temizlik yaparken hayvanın rahatsız olmayacağı bir yuva seçin. Siz olmasanız da başkaları da kolaylıkla değiştirebilsin.
Aile rutininizde ciddi değişiklikler olacak
Sabahları işe gitmeden önce, akşam işten gelir gelmez yapmanız gereken ilave işler çıkacak. Haftalık temizlik gibi yeni rutinleriniz olacak. Ve bunlar sürekli devam edecek. Hafta sonu iki günlüğüne bir yere gitmek istediğinizde yemini-suyunu biraz fazla vereceksiniz ama aklınız evde kalacak.
Bir haftalık gezileri planlamak ciddi sıkıntı olacak. Hayvanı götürsen uzun yolda telef olur, gideceğim yerin almama ihtimali de var. Bıraksan evde olmaz. Komşuya versen o da kolay değil. Balık gibi yeminin zamanla ve azar azar verilmesi gereken hayvanlar ayrıca zor. Elektronik zamanlayıcı kullansan, bozulursa ne olur?
Masraf olacak
- Yem
- İlave yem ve katkılar (vitamin, yuva altlığı, ödül yemleri, bit ilacı, vb.)
- Veteriner masrafı. Bunu mutlaka yazmalıyım: veteriner muayenesi ve verdikleri ilaçlar gerçekten çok ucuz. İnsan muayenesi ve ilaçları ile mukayese bile edilemez. İnsanlar genelde pahalı olduğunu düşünüyor ama değil.
- Taşıma kabı
- Kediler için kum kabı.
- Tasma vb. aksesuarlar.
- Balık gibi hayvanlar için elektronik ekipmanlar, filtreler
- Balık ve sürüngenler için ışıklandırma ve ısıtma
- vb.
Özetle; maddi durum önemli ise almadan önce maliyetleri araştırmakta fayda var.
En kolay görünen hayvanın bile düzenli ihtiyaçları olacak ve bakımı zor.
- Köpeklerin günde iki kere yürüyüş yapıp tuvaletini yapması lazım.
- Kediler ve köpekler tüy döker.
- Yemleri suları günlük kontrol edilmelidir.
- Kedi, köpek, kuş, hamster, vb. birçok hayvanın düzenli tırnak bakımı (kesim ya da törpüleme) yapılması lazım.
- Kuşlarda kanat ayarını tavsiye eden de var etmeyen de var. Ben tavsiye etmiyorum. Kanat ayarı denilen şey kanat tüylerinin bir kısmının kesilmesi. Benzer şekilde gagası fazla uzadıysa, gaganın kesilmesi ya da törpülenmesi de gerekebilir.
- Ginepig veya hamster gibi insanla pek ilişki aramayan hayvanlarda bile bir can sıkıntısı problemi oluyor. Hayvan kös kös oturup uyukluyor, hareket etmeyince obez olabiliyor.
- Kıvrık gagalıların (papağanlar) ise genelde kafes dışında oyun ve ilgi saatlerine ihtiyacı oluyor. Hayvan yabani ise bu kolay değil tabii. Papağan dışındaki türler (kanarya, bülbül, vb.) konusunda bilgim yok. Onlar ilgi ister mi, tek yaşar mı, arkadaş ister mi bilmiyorum.
- Bir çok hayvanda günlük dışkı takibi ve düzenli kilo ölçümü yapılması gerekiyor. Bunlar sağlık açısından önemli ipuçları veriyor.
- Her hayvanın yemesinin tehlikeli olduğu şeyler var. Bunlara çok dikkat edilmelidir. Mesela bir çok evde bulunan difenbahya bitkisinin kuşlar için zararlı olduğunu söylerler.
Vazo gibi bıraktığınız yerde duran ama siz istediğinizde sevebileceğiniz bir HAYVAN YOK
Yumuş yumuş tüyleri nedeniyle çocukların baskısına dayanamayıp kedi, köpek, tavşan, civciv, ginepig, hamster, vb. bir çok hayvan alıp sonra bakamayan insan var. Bir kere o ufakken gördüğünüz hayvan büyüyecek ve o sevimliliği azalacak.
Çocukların bir hayvanın sorumluluğunu taşıyabilecek yaşın en az 12 olduğunu okumuştum bir yerde. Benim çocuklarda da benzer bir durumu gördüm. Hatta bence 12 bile az. Bir kere her şeyden önce çocuk için alınan hayvandan o çocuk en fazla 1 ay içinde tamamen sıkılacak. Bu nedenle çocuk istediği için hayvan alanlar, çocuğu kendi bakabilecekleri bir hayvana yöneltsinler.
Yukarıdaki yumuş yumuş hayvanlardan bazı kötü örnekler vereyim. Tavşan her yerde gezer, pislik yapar ve işer. Ginepig her yerde gezmez çünkü 20cm civarındaki yükseklikten atlayamaz. Ama o da çok çiş yapar. Alt malzemesinin sık değiştirilmesi gerekir yoksa kokar. Kucağına alıp sevmek istersin, severken işer. Ginepig’ler biraz korumasız hayvanlar. Elinden düşürüp te omurgası kırılması çok kolaymış diyorlar. Çocuklar da biraz tedirgin tuttukları için hayvan genelde çok rahat olmaz çocuğun elinde.
Hamster ilk başta eğlencelidir ama siz uyanıkken o uyur, siz uyurken o uyanır. İnsanı sinir eder :) Gece sabaha kadar tekerlekte langır lungur gürültü yapar. Hele bir de yuvasından kaçarsa, bulana kadar canınız çıkar, bulabildiği kitapların defterlerin canına okur. Benimki bir kere kaçtı ve aynısını yaptı. Hele hamster’ı çocuk için aldıysanız ve çocuğun eline ufaktan bir diş attıysa bir daha çocuk asla dokunmak istemez hayvana.
Kedi ve köpeklerin bin tane türü var ama günümüz insanına en kolay gelen “British short hair” ya da benzeri kedilerden bahsedeyim biraz. Mesela kedi deyine insanın kucağına alıp seveceği, lazerle ya da başka oyuncakla oynatacağı bir hayvan geliyor. Ama bunlar öyle değil. Kafasına göre takılır bu hayvanlar. Bakımı nispeten kolaydır; çok tüy dökmez, gündüz evde yalnız kalabilir falan. Ama bir süre sonra o kendi kafasına göre takıldığı için sıkılmanız kuvvetle muhtemeldir.
Çalışıyorsanız, hayvan gündüz yalnız kalacak. Bayramda seyranda nereye bırakacağınızı düşüneceksiniz
Bir çok hayvan için bu problem olmayabilir hatta belki sessizlikten mutlu bile olabilirler. Mesela hamsterlar rahat rahat uyurlar. Ama bazı hayvanlar evde yalnız kalıp ta canı sıkılınca kendilerine ya da başka şeylere zarar vermeye başlayabilir.
Bazı papağanlar ilgisiz kaldıklarında tüylerini yolarlar. İnternette aratırsanız görsellerini görebilirsiniz. Bazı kediler yalnız kalınca perdeleri tırnaklar.
Uzun süreli uzaklaşmalar ise zaten başlı başına ayrı dert. Hayvanlar genellikle yolculuğu da sevmezler.
Çocuklarınız varsa (ya da gelen gideniniz oluyorsa) hayvanın psikolojisini bozacaklar
Ayn ne sevimli kuş deyip kafese çubuk sokmaya çalışacaklar. Daha cesur olanları parmağını sokmaya çalışacak. Hayvanın kafesine tık tık vurup hareket etmesini isteyecekler. Hayvan uyurken uyandırmak isteyecekler. Evcil bir havan ise mıncıklamak isteyecekler. Bağırarak hayvana komut vermeye çalışacaklar. Bence küçük çocuklar, evcil hayvanlar için doğrudan travma sebebi.
Düzgün bir şekilde bakamazsanız, vebali var
Bu konuya kim nereden bakar bilmiyorum ama sorumluluğunu aldığım bir hayvana iyi bakamadığımda benim için günahtır bu.
Düzgün veteriner bulabilirseniz çok şanslısınız.
Büyükşehirde yaşamıyorsanız, veteriner konusu çok kolay olmayabiliyor. Taşradaki veterinerler genelde et/süt hayvanlarında uzman oluyor :)
Yasal mevzuat riskleri
Getirilmesi yasak (anahtar sözcük: CITES) olan hayvanlar var. Yakalayıp getirip satıyorlar bir şekilde. Hem bu işin cezası var, hem soyunun tehlikeye girmesine sebep oluyorlar hem de hastalık getirme olasılığı var.
Bir de üstüne üstlük saatlerce onlarca hayvan küçücük bir yerde sıkışık ve yarı baygın olarak iğrenç bir yolculuk yaparak küçücük hapse girecekler. Bir gün önce doğada yüzen/koşan/uçan hayvan bir gün sonra saçma sapan ve ucu yemlerle küçük bir kafeste hapsolacak. Bir gün dediğime bakmayın, bir çoğunda karantina uygulanıyor. Dükkana girmeden önce belirli süre ayrı bir yerde bekletiliyor.
Jako dediğimiz hayvandan örnek vereyim mesela. Yüzlerce bireylik sürü halinde yaşarlar. Ama ilginç bir şekilde tek eşlidir. Ölene kadar eşi ile yaşamayı tercih eder. Bir şekilde bunu yakalayıp getirdiklerini düşünsenize. Ciddi bir travma…
Hayvanın neyle beslendiği önemli
Canlı yem yiyen bir hayvanı gerçekten çocuklarınızla besleyebilecek misiniz? Bunun çocuğunuzun gelişiminde olumsuz etkisi olacak mı? Mesela çok sevimli olan gecko’lar canlı yem ile besleniyor. Her zaman temiz canlı yem bulabilecek misiniz?
Aslında evcil hayvanlarda en güzel beslenme pelet (topak) yem ile beslenmedir. Tabii kaliteli bir ürün olduktan sonra. Çünkü içinde hayvana lazım olabilecek hemen hemen her şey karıştırılmıştır. Ancak bazen bunun yanında da ilave yem vermek gerekebilir. Mesela kediler için ot, kuşlar için meyve/sebze gibi. Ginepig’ler de kuru ot yemeyi severler mesela.
Hayvana karar vermeden önce, onun ihtiyacı olan yiyecekleri sağlıklı/taze bir şekilde temin edip edemeyeceğinizi öğrenmelisiniz.
Hayvanın en fazla ne kadar büyüyebileceğini öğrenin
Küçükken sevimli olan bir hayvan büyüyünce evde bakmak zor olabilir. İguana’dan vazgeçmemin en önemli sebebi boyunun 1,5-2 metreye kadar büyüyebileceğini öğrenmemdi. Benzer şekilde sırf çocuk istedi diye pazardan ponpon civciv alıp ta büyümeye başlayınca kara karar düşünenler de az değil.
Yaşam süresi ne kadar? Uzun yaşayan hayvanlar sizi de öldürebilir.
Jako 90 yıla kadar yaşayabiliyormuş mesela. Çocuk olsa 20-30 sene bakıp gönderirsin, bunu gönderemiyorsun elinde kalıyor :) Jako’ların zekasının 5-6 yaşında çocuk gibi olduğunu söylüyorlar. Düşünsenize 40-50 yıl boyunca hiç büyümeyen 6 yaşında çocuğunuz var.
Uzun süre yaşayan hayvanların bir problemi de çok sahip değiştirmeleri oluyor. Sahibi hastalanabilir, alerjisi çıkabilir, maddi durumu kötüleşebilir, vb. hayvana bakmasına engel bir sürü olay olabilir. Her sahip değişikliği de travmatik olabiliyor hayvanda. Çok kolay güven kurulamayabiliyor.
Bir hevesle hayvan alan liseli çocuklar üniversiteye başlayınca hayvan kalıyor. Eğer hayvanın geçici bir heves olduğu düşünülüyorsa, bari çok yaşayan bir hayvan seçilmesin.
Evde yaz ve kış için hayvanın durabileceği uygun ortam var mı?
Yazın güzel olan bir oda (veya balkon) kışın soğuk olabilir. Tam tersine kışın ılık olan bir oda yazın hamam gibi sıcak olabilir. Hayvanın yaşayabileceği iklim şartlarını mutlaka araştırmak lazım. Zırt pırt yer değişimi yapılmaması tavsiye ediliyor ama gerekirse yılda 2 kere soğuk ve sıcak hava için yer değişimi yapılabilir.
Yazın pazardan alınıp evde karton kutuda bakılan civcivler, büyüdükçe problem oluyor. Balkona koyuluyor mesela. Balkon soğuksa ayrı dert, sıcaksa ayrı dert.
Sadece civciv için değil bu söylediklerim tüm evcil hayvanlar için geçerli. Akvaryum ya da teraryum gibi ısıtılabilen yuvalar için çok sıkıntı olmasa da diğer türler için sorun olabilir.
Camın önüne koyulan kuşlar manzaradan dolayı mutlu olabilir ama doğrudan gelen yoğun güneş ışığı hayvanın ölümüne bile sebep olabilir. Ya da cam önüne gelen hayvanlar (kedi, köpek, karga, güvercin, vb.) kuşunuzda travmatik korkulara sebep olabilir.
Duygusal bağ olan ve olmayan hayvanlar
Bazı hayvanların insanla pek işi olmaz. Sürüngenler, balıklar çok ilgi istemeyebilirler mesela. Ama bazı evcil hayvanlar insan ilgisine muhtaçtır. Kedi, köpek, papağanlar, ginepig, vb. hayvanlar mutlaka ilgi ister. İlgilenilmezse strese girebilir, kendine veya etrafına zarar verebilir. Aslında bu ilgiyi insana olan düşkünlük gibi değerlendirmemek lazım. Hayvanı cezaevine koyan biziz. Bu nedenle sosyal ihtiyaçlarını da karşılamamız gerekiyor.
Eğer düzenli olarak bir hayvan ile (günde 1-2 saat) ilgilenme şansınız yoksa, ilgi istemeyen hayvanlar daha mantıklı olabilir. Mesela bir kere yem verdikten sonra bir ay boyunca başka bir şey istemeyen örümcek türlerini besleyenler var :)
Hayvanların kişilikleri var, hepsi aynı değil
Her türde bunu iyi gözlemleyemeyebiliyoruz ama bazı türlerde bireyler arasında müthiş farklılık oluyor. Kediler, köpekler, papağanlar kendi kardeşleri ile bile bambaşka karakterde olabiliyorlar. İlgi istekleri, meraklılıkları, oyunculukları, korkaklıkları, sabırlılıkları, vb. huylarında farklılık oluyor.
5 sultan papağanım oldu, hepsi de farklıydı. Ortak noktalar var tabii ki ama kendine has farklılıklar da oluyor. Sevdikleri yiyecekler farklı, sevdikleri oyuncaklar farklı, birisi uçmayı çok severken diğeri her yere yürüyerek giderdi, birisi gelip kendini sevdirmek için yılışıklık yapardı diğerini ben sevmek istersem naz yapardı. Aslında benim için çok değerli bir şey bu. Evcil hayvanımızın her durumda nasıl davranacağımızı bilsek hayvan yerine robot alırdım. Bizim şimdiki kuş ile oynarken bazen durup dururken oynamaktan vazgeçip başka bir şeyle ilgilenmeye başlayabiliyor. Bazen çok sevecen iken bazen cadılaşabiliyor.
Bu başlığı neden eklediğimi de yazayım. İnternet’te araştırırken hayvanlar ile ilgili bazı özellikler yazılır. Bazı videolar görürsünüz. Yazılanların ve gördüklerinizin hepsinin sizin aynı türdeki hayvanda da olacağının garantisi yok. Harvard’ı bitiren birinin yaptığı konuşmayı izlediniz diye sizin 3 yaşındaki çocuğunuzun da büyüyünce Harvard’ı bitireceğini düşünmek kadar saçma bir beklenti olur bu :)
Olası hastalıklar, aşılar, vb.
Hayvanlar da hasta olur. tedavisi de genelde olur. Ama Türkiye’de internet’te bu konularda doğru dürüst kaynak bulamazsınız. “Papağanlara kuş kumu verilir mi?” diye sorsanız Google’a (ya da kuşçu ustalara) bazıları “çok zararlı” der bazıları da “olmazsa olmaz” der. İngilizce ile sorunu olmayanlar için bu konuda hayat daha kolay. Bir çok tür ile ilgili onlarca-yüzlerce kitap bile var İngilizce.
Büyük şehirde değilseniz daha önce de dediğim gibi, genelde ticari olarak beslenilen hayvanlardan anlayan veteriner bulursunuz. İsmini vermeyeyim, bana yakın bir büyük şehirde bile “hayvan hastanesi” yazan oldukça büyük bir yere gittim. Sadece tanışmak ve kuşum hasta olduğunda güvenip getirebileceğimden emin olmak için. Kanatlılarla ilgilenmediklerini söyledi ve başka bir klinik ismi verdi. Dİğer kliniğe gittiğimde köy bakkalı gibi bir dükkanımsı gördüm. Kapalı olduğu için konuşamadım. Aslında o da büyük ihtimalle ticari olarak tavukçuluk yapanlara çalışıyordu sanırım.
Yaşadığınız yerdeki veterinerlerle hayvan almadan önce konuşun. benzer türde hayvan besleyenlerle konuşun. Problem yaşadığınızda telaşe yapmaya gerek kalmaz.
Evdekilerin (ya da misafirlerin) alerjisi
Bazı hayvanların tüyü ya da tozu bazı insanlara alerji yapabiliyor. Kedi köpek gibi hayvanların tüyü evin her tarafına yayılıyor. Hamster, ginepig gibi hayvanların tüyleri nispeten yuvalarından çok yayılamıyor. Kuşların tozlu olanları (jako, sultan papağanı, kakadu, vb.) da un gibi tozlanma yapıyor. Tozlar kafese dökülse bile kanat çırpınca evin her yerine gönderebiliyorlar tozlarını.
Bizim evde (ya da eve gelenlerimizde) alerji olmadığı için (çok şükür, maşallah) sorun yaşamadık ama tozlara karşı hepa filtreli süpürge bir nebze işe yarıyor galiba. Onu da her gün süpürmek çok kolay olmasa gerek.
Bu konu hakkında bilgim yok ama hayvan almayı düşünenlerin öncelikli araştırması gereken bir konu bence.
Hayvan tek mi olmalı, arkadaşı olmalı mı?
Hayvanları çiftleştirmek veya kısırlaştırmak tartışılan bir konu. “Çiftleşmek onun doğasında olduğu için bu hakkı elinden almayalım” diyenler var ve gayet mantıklı. “Bir hayvanı esir aldık başka esirler de üretmeyelim” diyenler var ve bu da gayet mantıklı.
Evcil hayvan bir dişi kedi ise ve istediğinde evden dışarı çıkıyorsa kısırlaştırılması düşünülebilir.
Kuşlarla ilgili olarak çift olduklarında insana çok alışmadığını söyleyenler var. Bizzat tecrüben yok. Ama tek hayvan beslendiğinde de başka arkadaşı olmadığı için sosyalleşme konusunda daha fazla ilgiye ihtiyacı oluyor. Kafasını kaşıyacak arkadaşı olmadığı için sahibinin kaşıması gerekiyor mesela :)
Ginepig veya hamster gibi hayvanlar feci hızlı ürüyor. Ürerse yavruları en yapacağınıza baştan karar vermeniz lazım.
Şimdiye kadar hep çiftleşme üzerine arkadaşlık yazdım. Bir de aynı cinsiyetten olanların bir arada durması konusu var. Bazı hayvanlar kendi hemcinsi ile iyi anlaşamıyorlar. Bunu araştırmak gerekir. Eğer “hem hayvanın arkadaşı olsun hem de üremesin” derseniz iki dişi mi iki erkek mi almanızın daha doğru olacağını araştırmalısınız.
Yem bulabilecek misin?
Çok sıkıntılı bir konu. Petshop’larda papağanları ucuz olsun diye sırf ayçiçeği çekirdeği ile besliyorlar. Onlar için hayvanın sağlıklı olması değil, satılana kadar iyi-kötü yaşaması önemli.
Günümüzde hemen her hayvan için pelet (topak) yem bulunabiliyor. Kuşlarda pelet yem konusunda bir yazı yazmıştım daha önce. Eğer bulabiliyorsanız ve hayvan için uygunsa pelet yem tavsiye ederim. Ama mutlaka kaliteli bir yem olsun. Gerekirse gidin bir veterinere danışın. Açıkta yem satılan yemler eğer sirkülasyon varsa (çok satıyorsa), dükkan temiz ve havadar ise, güveniyorsanız, alınabilir. Ama paket yemler bence daha güvenli. Önceki sultan papağanı beslediğim dönemlerde pelet yemler yaygın değildi, kendim güvendiğim bir zahireciden istediğim oranlarda karıştırıyordum. Şimdi jako için pelet kullanıyorum. Bulabildiğim 4 marka var, onları da pelet yem yazısında yazmıştım.
Kuşlarla ilgili kuş kumu, kuş kömürü, mineral bloğu, kalsiyum bloğu, kalamar kemiği, vb. malzemeler de kullanılabiliyor.
Yukarıda bir yerde de yazmıştım; canlı yemle beslenen hayvanlar (gecko gibi) var. Bunun için canlı yemi bulmak veya üretmek söz konusu olacak. Hayvanı almadan önce bunu da öğrenmek lazım.
Taze sebze meyve isteyen hayvanlar var. Ginepig gibi ilave kuru ot isteyen hayvanlar var. Hayvanların farklı ihtiyaçları var. Alınmak istenen hayvanın yiyecekleri ve ödül yemi olarak kullanılacak yiyecekleri ne ise önceden araştırılmalıdır.
Sebze meyve ve canlı yem haricindekilerin hepsi internetten kolayca alınabiliyor. Yorumlara bakarak karar verebilirsiniz. Canlı yem konusunda bilgim yok ama sanırım o da internetten bulunabilir.
Komşu faktörü
Apartmanda yaşıyorsanız ya da yakınızda komşular varsa bunu da hesaplamak zorundasınız. Bazı hayvanlar gürültü yapar. Köpek, kedi, bazı büyük papağanlar gürültülü olabilir. Papağan ne gürültüsü yapar demeyin. Mesela Kakadu ve Macaw’ların çığlıklarını internet’ten görebilirsiniz.
Gürültü dışında alerji sıkıntısı olabilir. Hayvan tozları çok hafif olduğu için en ufak hava akımı ile yer değiştirebilirler. Çok hassas bir komşunuz varsa bundan rahatsız olabilir.
Bizim bir evimizde alt komşumuz sultan papağanı için kullandığımız darı kabuklarından rahatsız olmuştu. Balkonda kabukları üfleyip temizlerken onun balkonuna gitmiş biraz.
Koku konusu komşuyu rahatsız eder mi bilmiyorum. İyi bakılırsa düzenli temizlik yapılırsa hiç bir hayvanın çok koku yapacağını sanmıyorum ama kesin bilgim yok.
Psikolojik rahatsızlık olabilir. Yan komşumun piton beslediğini bilsem tedirgin olabilirdim :) Kimisi de kediden ya da köpekten nefret eder ve onun bindiği asansöre binmek istemeyebilir.
İllaki alacağım, o zaman ne alayım?
- Pofuduk
- Uysal
- Çağırdığınızda gelen
- Tüy/toz dökmeyen, koku yapmayan, temizliği kolay olan
- Yemi kolay bulunan
- Hastalığa dayanıklı
- Kolay eğitilen
- Evde sadece kendi oyuncakları ile oynayan ve başka bir şeye zarar vermeyen
- Komşuları rahatsız etmeyen
- Eve gelen misafirlere bayılan ve kendini sevdirmek için şebeklik yapan
- Bütün gün evde yalnız kalsa da sıkıntı yapmayan
- 3 gün ilgilenmeseniz de küsmeyen
- Tatile gideceğiniz zaman bakımını düşünmeyeceğiniz
- Sıcaktan soğuktan rahatsız olmayan
- Masraf çıkarmayan BİR HAYVAN TÜRÜ YOK :(
Yine de bir şeyler önermeye çalışayım:
Etkileşim isterseniz; kedi, köpek, papağan türleri
Etkileşim olmasa da sevilebilecek hayvanlar hamster, ginepig, tavşan, vb.
Az ilgi isteyen hayvanlar balık, su kaplumbağası, sürüngenler (gecko, bukalemun, yılan, vb), semender, böcükler (tarantula, akrep, kırkayak)
Bazı hayvanların zorlukları
Önemli: Hangi hayvanı alırsanız alın, olabilidiğince büyük bir yuva vermeye çalışın.
Hakkında biraz bilgi sahibi olduğum hayvanlarla ilgili önemli noktaları yazmaya çalıştım:
- Kedi. Her kedinin karakteri farklı. Hem türe göre farklı özellikleri var hem de aynı tür içindeki hayvanların bile farklı kişilikleri olabiliyor. Gündüz evde kimse yokken evde yalnız kalabilecek mi? Mutfak tezgahına çıkıp tabakları yalayacak mı? Çok tüy dökecek mi? Hımbıl bir şekilde bütün gün yiyip yatacak mı? Oyuncu mu olsun? Tırnakları ile perdeleri kesecek mi? Sehpa bacaklarını tırmıklayacak mı? tatile giderken ne olacak? Kuşu kafesi ile birine götürmek kolay ama kediye bir hafta bakacak insan bulmak kolay olmayabilir. Balkonlara tel kafes yapacak mısınız, salak kedi kuşların peşinden atlayıp düşmesin diye?
- Köpek. En büyük sıkıntısı günde iki kere dışarı çıkarıp tuvalet yaptırmak olsa gerek. Her babayiğidin harcı değil bu yaşam tarzı. Belki emekli olunca daha kolay olabilir. Tatile giderken götürme konusu yine aynı şekilde.
- Papağan türleri. Günde en az 1 saat ilgi ister, kafes dışında takılmayı sever. Uçmayı pek sevmez, yürüyerek gitme ya da tırmanma şansı varsa uçmayı tercih etmez. Kemirgendir, kablo falan kemirirse yangın çıkarabilir. İyi ilgilenilmezse kapıları veya diğer mobilyaları kemirebilir. Gagaları çok kuvvetlidir, zorda kalmadıkça ısırmazlar ama ısırırlarsa ciddi zararlar verebilirler. Büyük türler fındık ve cevizi gagası ile rahatlıkla kırabiliyor. En uysal papağan olarak sultan papağanı bilinir. Hem kendini sevdirir hem gürültü yapmaz. Muhabbet kuşları da uysaldır ama hem insanlar konuşurken sürekli onlar da konuşur ve gürültü yapar hem de kendini sevdirme noktasında Sultan kadar evcil değildir. Cennet ve sevda papağanları biraz haylaz kuşlardır. Canı sıkılınca, gelip sizi rahatsız etmeye çalışabilir :) Sultan, Jako ve Kakadu türleri toz (kepek) yapar. En iyi konuşan tür ise Jako‘dur. Sultanların sadece erkekleri konuşma yeteneğine sahiptir. Kakadu ve Macaw gibi türler eğlenceli olmasına rağmen, gürültülü oldukları için apartman açısından uygun değildir. Papağanların fiziksel büyüklüğü ile akıllı olmaları (ifade doğru olmadı belki) çoğunlukla doğru orantılıdır. Akıllı hayvanları oyalayacak bir şeyler veremezseniz strese girebilir. Artık bir çok papağan (muhabbet kuşu, sultan, cennet/sevda, senegal, pakistan, forpus, amazon, jako, vb.) ülkemizde üretiliyor. İllaki de alacaksanız petshop yerine üreticiden yavru almaya çalışın. Büyük kuşu evcilleştirmek zor (hatta bazen imkansız) olabilir ama yavru alınan kuşlar kedi gibi sevdirir kendini.
- Papağan dışı kuşlar. Benim için kuşlar 3 türlüdür. Papağanlar, yırtıcılar ve bunların dışındakiler :) Yırtıcıları belgeselde severim. Papağanların her şeyini severim. Diğerleri hakkında hiç fikrim yok. Kanarya ve bülbüllerin sırf güzel ötüyor diye küçük kafeste durmasına üzülüyorum ama belki de büyük kafesi sevmiyorlardır hayvanlar :) Bu türler hakkında yorum yapamayacağım.
- Hamster. Büyük ve küçük hamster’lar var. Yuvasından dışarı pek çıkmayacağı için nispeten kolay bakılır. Alt malzemesi (talaş gibi) ara sıra değiştirilirse pek koku yapmaz. Canı sıkılmaması için oyuncak ister. Kolay kolay ısırmaz, elinizde kucağınızda sevebilirsiniz. Isırsa da zarar vermek için ısırmaz. Bence en büyük sıkıntısı gündüz uyuyup gece boyunca hareketli olmasıdır.
- Ginepig (kobay, guinea pig). Bu hayvanın adı domuz olsa da domuz ile hiç alakası yok. Tavşanımsı bir şey. Bazı ülkelerde tavuk gibi besleyip yiyiyorlarmış. Çok sevimli yumuş yumuş hayvan. Farklı türleri var buna göre tüy yapısı ve renkleri değişiyor. Tek beslenirse canı sıkılıyor. Arkadaş alınacaksa aynı cinsiyette alınması düşünülebilir çünkü çok hızlı ürüyorlar. Atlama, zıplama, tırmanma gibi huyları olmadığı için 25-30cm’lik yüksekliği olan bir yerde yuvanın üstü açık olarak besleyebilirsiniz. Ufak tefek eğitimler verilebiliyor. Karnı acıkınca falan hoş bir ses çıkarıyor. Çok işediği için altını kolay temizlemek için bir yöntem halledilemezse koku problemi oluyor. Hayvan büyükçe olduğu için ona göre büyük bir yuva yapmak ve ona yer ayarlamak çok kolay olmayabiliyor. Yem sıkıntısı yok, internette kolayca bulunabiliyor. Taze sebze/meyve ile (marul, maydanoz, vb.) elden beslemek çok keyifli oluyor. Bahçeli evim olsaydı, bir köşede tavuk kümesi gibi ginepig kümesi yapabilirdim belki. Gerçekten sevimli hayvanlar.
- Tavşan. Genel olarak ginepig için yazdığım şeyler bunun için de geçerli ama tavşanı üstü açık yuvada zaptedemezsiniz. Her yerde gezer ve her yere işeyebilir. Kapalı kafes kullanırsanız da hayvana yazık olur. Bahçede olursa güzel olabilir.
- Balık. Çok küçükken beslemiştim bir ara ama çok çabuk sıkılmıştım. Böyle kendi halinde takılan hayvanlar daha çok emekli işi gibi sanki :) Bir de hobicileri var bunların; bitki yetiştirenler, tuzlu su akvaryumu yapanlar, vb. Çok manyak işler yapıyorlar. Seven sever ama bana hitap etmiyor. Çok çok güzel bir akvaryum gördüğümde 2-3 dakika inceleyip beğeniyorum, bana yetiyor. Suyunun sıcaklığı, yemlemenin mutlaka zamanlı yapılması, suyun filtre edilmesi, bitki varsa ışıklandırması gibi bir takım elektronik aparatlara ihtiyaç olabiliyor.
- Sürüngenler. Hep heves edip bir türlü almadığım kategori. Özellikle de gecko, iguana, bukalemun türlerini çok seviyorum. Bu kategori hayvanlarının da elektronik aparat ihtiyaçları var. Isıtma, UV ışık, vb. ihtiyaçları olabiliyor. Gecko canlı yemle beslendiği için bana zor geldi. İguana çok büyüdüğü için zor geldi. Bir de etkileşim olmayan havyanlare pek bana göre değil.
- Böcekler. Akrep, çiyan, tarantula, vb. İlginç olabilir, bakımı da nispeten kolay olabilir. Haftada-ayda bir kere falan yemek verilenleri olabiliyor. Çok bilgim yok.
Comments powered by Disqus.